Y

.

13 Kasım 2015 Cuma

Karanlık

   
       Dosdoğru bir olgu karanlık. Bazen gri, zifiri bazen. Kendi içinde anlamlı, hiçliğin aksine. Hiçliğin anlamsızlığına kapılmamış ve en az onun kadar havalı. Apaçık bir gerçek. Dış ortamdan bağımsız, uzayda sessiz, şehirde tehlikeli, ormanda ise ürkütücü. Sevişirken gerekli, gülüşürken lazım değil. Kurnaz değil, oyuncu değil, ışıktan bile hızlı. Adam gibi adam karanlık. Bize en yakın yerde sarar etrafımızı da göremeyiz. Koşullar el verdiğince tutabiliriz ucundan. Kendini bıraktığın yegane beşiktir o. En güzel yanı rengi yoktur. Ne parlaktır ne ucu açık bir soru seni rahatsız eden. O iyidir.

     
      Korkuyor muyuz aslında karanlıktan? Karanlıktan mı korkuyoruz, karanlığın getirdiklerinden mi?
Neden sevemedik bi türlü anlayamam. Aydınlık diyoruz. Karanlık diyoruz. İlkini söyleyince bir ışık oluşuyor zihnimizde. Diğerini söyleyince bir bulanıklık. Bir negatif fonksiyon dizini. Koparıp alacakmış gibi bizi, yok öyle bir şey. Romantik rüyalarını gördüğün gecelerde o var. Çok sevdiğin uykunda da. En güzel kitapların sayfa aralarında karanlık, tek bir dokunuşla odanda. Sevdiğin insanı düşündüğün ilk akşamda.

    Ortamdan  veya olaydan ilk uzaklaşan genelde insanın zihnidir. Bir şeyleri önceden sezdiğinde insan. Toparlanır çıkar oradan, bedenen olmasa da. İkinci adım karanlığın zihnindeki boşluğa girmesidir. Seni depresif yapabilir karanlık. Belki de hiçbir şey düşündürmez. Düşünmemen için çabalar. Belki de senin için en iyisidir o anlarda düşünmemek. İyiliğini ister aslında o. Hakkını vermediğimiz bir haktır kendisi. Bir yaratıcıdır, gözlemcidir. En kirli ve en güzel hislerinde oradadır. Anne karnındadır, tabutun içinde, toprak altındadır. Kaç paradır bir miktarı? Ederi nedir bilinmez. Dini, ırkı, sesi yoktur yüklemediğin sürece. En önemlisi yormaz seni ışığın aksine. Hadi kapat gözlerini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder