Y

.

23 Eylül 2018 Pazar

Ellerim rüzgârdayken

  Hiç günlük işlerin arasında birden herkesten ve hayattan koptuğunuzu, etrafınızdaki her şeye birkaç adım geriden baktığınızı hissettiniz mi? O zamana kadar kanıksanmış kişilere birden yabancılaştığınızı ya da annenize dönüp "bu kim?" dediğinizi içinizden. Aynanın karşısında durup kimle bakıştığınızı bir süreliğine anlamama hissi. Bedeniniz bir kılıf, siz onun göz yuvalarından etrafa bakan sıkışmış bir ruh. Her şeyin dışında olmak ve bunun garipliği.

  Gerçeklikten bir anlığına izole olup, aslında o anın asıl farkındalık durumu olduğunu hissederim. Az önceye kadar yaşadığım hayat, akışa hapsolmuş gibi gelir. Birazdan tekrar o akışa gireceğini biliyorsundur. Bir anlığına çıkmışsındır ve önceki hayatının otomatikliği seni öylesine rahatsız eder ki. -Hayır, bu durum insanların dışarıda sürüler halinde gezmesinden çok daha farklı- Olabildiğine bireysel, tamamen sana aittir. O kadar yalnızsındır ki o an, bundan daha yalnız olduğun bir zamanı hatırlayamazsın.

  Yabancılaşıp kopma hissinin ne zaman nerede ortaya çıkacağı benim için tahmin edilemezdi hep. Birine en anlatılmaz hikayelerini anlatırken, kısa süreli göz temaslarında, aynaya uzun süre bakınca, ya da öylesine bir anda. Buna alışmam kısa sürdü. Artık gerçekliği ve akışı, izole hali ve her şeye dahil olmayı, bu bahsettiğim yabancılaşma hissi özelinde sessizliği ve kaosu ahenkle dans eden iki leke gibi görüyorum. Bazı anlarda bu iki durum keskin sınırlarla ayrılırken, biraz kendi başlarına salındıktan sonra yine birleşiyorlar.

  Yürürken bir bebek görüp gülümsüyorum, böylece içinde olduğum karmaşık gerçekliğin açığını buluyorum. Sadece gülümsüyorum ve bu yapay ekosistem sekteye uğruyor, karelere ayrılıyor yollar, zaman duruyor. Matrix'teki bir açık, kodlama hatası. O an dünyanın bana ihtiyacı yok ve ben yalnızca kendimi yaşıyorum. Tatmin veya amaç bunun neresinde? Sevdiğim kişiyle bir şeyler paylaşmak da bu dansın ahengine katılıyor. Ne kadar yaklaşabilir iki insan? Bunu mu istiyorum bazen sadece? 

 Hayır ben size çözüm sunamam. Eğer çözümlerden bahsedecek olsaydım bu yazının kişisel gelişim zırvalarından farkı olmazdı ve ben onları hiç sevmem. Anlattıklarımı sorun olarak görüp görmemek senin kararın. Garipsemiyorum artık bazen etrafıma bakıp buz gibi hissetmeyi. O anlarıma dahil olan birilerinin varlığı bu yalnızlığı farklı bir boyutta iyileştiriyor. Çıkış yolu aramak yerine, bununla dans etmeyi öğren. Böylece çoğu zaman aynı anda iki boyutta yaşarsın her şeyi. Sevinçlerini de öyle, iki defa bakmış olursun aynı gözlere aynı anda, iki defa açarsın kalbini. İki defa canın yanar belki ama çok düşünme zaten sonunda bir defa öleceksin iki tarafta da.