Y

.

27 Kasım 2012 Salı

Kapalı Beta

  Asırlardır her gece yukarıda sevgilisini bekleyen ağabey. Bazen büyük ağabeyi Güneş'in olduğu zamanlarda bile orada olan. Kocaman ama diğer kardeşlerine göre boyca küçük.Üstelik kardeşleri çok uzakta sürgünde. O öyle sanıyor olabilir. Bilmiyor ki hepsinden ayrı olan sadece kendisi. Yalnızlığını etrafına yayan hafifçe. Aslında içinde saklayan, gözlerimize beyazca gelen bir ışığa çevirerek. Sıcak mı? Bilmiyorum. Soğuk olsa gerek. Armstrong'a soracağım.

  Bizleri seviyor mudur ki? Biraz onun yerine koyalım kendimizi. Siz sever miydiniz bizleri? Savaşları sever miydiniz uzaktan da olsa? Katliamları sevmek. Belki de artık önemsemeyi bırakmıştır. Sadece izliyordur. Rüzgarın yönünün olmadığı bir diyarda. Her yönden içine işlerken soğuk. Altında ağlarken milyonlarca kadın. Takım elbiseli adamlar kendini tanrı yerine koyarken. Nasıl bu kadar parlak kalabiliyor? Daha derinlerde mi saklıyor tüm sıcaklığını? Biraz alıngan, biraz ücra, biraz da içine mi kapanık bu ağabey? Anlayışlı mı yoksa? Çok mu düşünüyor her şeyi? Çok mu seviyor birini?

  Pek fazla görmüş geçirmiş olması lazım. Kör olsa bunu söyleyemezdim. Gerçi sesi de çok çıkıyor dünyanın. İnsanların, bizlerin. Duyabiliyordur belki. İğrenirdi işte o zaman bizlerden. Belki de sağırdır. Duymadığı için günahlarımızı, hala orada dikilebiliyor her akşam. Utanmamız gerek demiyorum, düşünceli olmamız gerek. Bizi izleyen, tanrı haricinde bir çok şey var. Gözlerini göremediğimiz. Bizi görebilen. İnsan üzerinden açıklayamam bunu. Çünkü birinin gözlerini siz göremiyorsanız, o da sizin gözlerinizi göremiyor demektir.

  Tuhaf bir ismi var. Kim vermiş? Kendi dilim haricinde, diğer dillerde de kısa ve düşündürtmeyen, benim haricindekileri. Bunu biliyor mu? Kendi ismini biliyor olsa gerek. Herkes kendi ismini bilir. Belki kardeşleri farklı sesleniyorlardır ona. Duyabilir mi ki? Eğlenebildiğini sanmıyorum orada. Kişilik yüklemek ne denli anlamlı ona? Bunu söylediğim için üzüldüyse hiç gerek yok. Ben inanıyorum gerçek olduğuna. Bir kadını beklediğine inanıyorum. Başını alıp gidecek buralardan sonra.

 Dünyanın en kızıl günlerini ve en beyaz günlerini gördüğüne eminim ağabeyin. Daha neler göreceğini bilemem. Çocuklarım ve torunlarım, onların torunları da bilemez. Sarsıntılı değil, kayıp gidiyor etrafında her şeyin. Bazen küçük oyunlar oynuyor. Bazen sadece donuk bakıyor tüm yarım küreye. Bilmem kaç milyar insana tam yüzünü gösteriyor. Arkasında ne olduğunu ise sadece tanrı biliyor. Kendisi hakkında bu yazılanları göremeyecek. Nice şarkıları duyamayacak. Sorun etmez. Ay'ın dans edişi güzel. Biraz baş döndürücü olması dışında.