Y

.

10 Ağustos 2012 Cuma

Uzun Yol Dilencisi

Derin bir etki bırakmak gerek hayatta, bilmek lazım gibi geliyor çoğu şeyi ve bildirmek insanlara. Neden paylaşmak için illa kollarımızın altında birini arıyoruz ki? Veya boktan hayatınızı renklendirmek amaçlı? Uzun yolculuklarda ağza atılan naneli şeker gibi bu, naneli şeker ne gideceğin yeri değiştirir ne de arabanın hızını. Ve aslında bir boka da yaramaz naneli şeker. Tamamen placebo etkisi.

Seks yapmak gibi, anlık heycanların peşinden koşarak çürüttüğümüz anların vajinaları olsa dünya çok am kokan bir yer olurdu. Yazılarda pek küfür kullanmam, bu dikkatinizi çekmek için edilmiş bir küfürdü ve başarılı olduğunu söyleyebilirim. Nitekim sevdiğiniz bokların içinde bir tane bile güzel kokanı yok. Hepsi çürümüş ve artık. Güzel kokan bok mu dedim? Belkide bokun kokusu kötü değildir, bize öyle öğretmişler. Kafanızdaki mutlak doğruları değiştirmeden ölürseniz, mal gelmiş mal gitmiş olursunuz. Müzik zevkinizi geliştirmekten bile yoksun ve bu denli acizken sahip olduğunuz egolara şaşıyorum.

Tamamen belirli bir konu çerçevesi içinde yaşanmasa da hayat, bizlerin şekillendirdiği ve uğruna götümüzü bile para karşılığı vermemiz gerektiği eski, kullanılmayan bir yarış pisti ve son zamanlarda çok pisleşti. Eskiden yarışanlar yarışmış. Uzun bir etapta yarışanlar. Şimdi geriye kalanlar yani bizler, onlardan kalanların artıklarını topluyoruz ve tanrıdan yardım istiyoruz. İnsan diye tanımlamıyorum bizleri. Kısaca uzun yol dilencisi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder